Bunu hak edecek ne yapmış olabilirim ki? Yüksek meblağlar ödediğimiz transatlantik gemizim (Atlas Okyanusu'nu aşarak Avrupa ve Amerika arasında sefer yapan deniz araçlarının genel ismidir) Titanik gibi bir buz dağına çarparak battı. Neyse ki hayattayız ancak bir kütüğün üzerinde aç susuz sürüklenmekteyiz. Aç susuz mu? Her tarafımız denizle çevriliyken nasıl susuz kalabiliriz ki? Vücudumuz biyokimyasal tepkimelerin gerçekleşmesi ve biyomoleküllerin taşınması için çok etkin bir çözücü molekülüne sahiptir. Su!
Ancak deniz suyu (iklime, konuma vb. şartlara göre değişiklik göstermekle birlikte) yaklaşık %3,5 oranında tuz içermektedir. Vücudumuz sodyum ve klorür miktarını bir dereceye kadar tolere edebilse de, kandaki aşırı yüksek tuz konsantrasyonuyla metabolizmanın başa çıkabilmesi zordur. Bunun nedeni, bir hücrenin zarının yarı geçirgen olmasıdır - sodyum, klorür ve diğer maddeler hücrenin içine ve dışına kolayca dağılamayabilir, ancak su geçebilir. Hücrelerimizin dışındaki tuz konsantrasyonu, içindekinden daha yüksek olduğunda, dengesizliği düzeltmek için su hücrelerin içinden dışına doğru hareket eder. Dolayısıyla hücrenin normal faaliyetlerini sürdürmesi için hücrenin içerisinde olması gereken su dışarı çıktığında hücre fonksiyonalrını yerine getiremeye başlayacaktır.
Deniz suyu tüketiyorsanız, ozmosun sonuçları felaket olacaktır. Deniz suyunun tuzluluğunun vücut sıvılarımızın neredeyse dört katı olduğundan, deniz suyu tüketimi kontrol edilmezse, hücrelerin içinden dışarıya net su transferi hücrelerin önemli ölçüde küçülmesine neden olur ve küçülme asla iyi bir şey değildir. Kısacası insanı amaçlı tüketilen sularda tuzluluk oranı belirlenmelidir. İnsani tüketim amaçlı sularda kabul edilebilir klorür sınırı TSE 266 ve WHO (Dünya Sağlık Örgütü) tarafından 250 mg/L olarak belirlenmiştir. Su numunelerinde klorür miktarının analizinde çöktürme titrimetrisi metodu kullanılmaktadır. Mohr Metodu ayarlı gümüş nitrat (AgNO3) çözeltisi ile numune içerisindeki klorür iyonunun çöktürülmesi esasına dayanır.
Ag+(aq) + Cl-(aq) → AgCl(k)
Tepkime süresince oluşan AgCl katısı çökecek ve çökme tamamlandığında titrasyon durdurulacaktır. Çökme işleminin tamamlandığını gözle belirlemek mümkün olmadığından bir belirteç (indikatör) kullanılması gereklidir. Titrasyon işleminde kullanılan belirteç klorür iyonu bittikten sonra gümüş iyonları ile tepkimeye girmeli ve gözlemlenebilir bir renk oluşturmalıdır. Ayrımsal çöktürme olarak adlandırılan bu kısımda çözünürlük çarpımı sabiti kullanılarak uygun indikatör belirlenebilir. Mohr metodundan kullanılan kromat indikatörü gümüş iyonları ile gümüş kromat katısını oluşturur ve bileşik 1,1×10-12 Kçç değerine sahiptir (AgCl için Kçç 1,8×10-10 değerindedir).
2Ag+(aq) + CrO42-(aq) → Ag2CrO4(k)
Analiz ortamında gümüş eklendikçe tepkimeye giren klorür iyonları bittiğinde ortama eklenen gümüş iyonları artık kromat ile tepkimeye girdiğinden tuğla kırmızısı renk dönüşümü gözlenecek (Ag2CrO4 katısı tuğla kırmızısı renge sahiptir) ve titrasyon bu noktada sonlandırılacaktır. Aşağıdaki videoda analizin için titrasyon işlemi görülmektedir.
Titrasyon süresince ortamda beyaz renkli AgCl katısının çöktüğü gözlenmektedir. Klorür iyonu bittiği anda ise gözlenen tuğla kırmızısı renkte çökelek titrasyonun için dönüm noktasıdır. (Sunulan videolar gümüş nitrat çözeltisinin sodyum klorür ile ayarlanmasına ait olduğundan çökelek miktarı yüksektir.)
Deneyde 0,01 N AgNO3 çözeltisi hazırlanmıştır. Bunun için 0,4247 g AgNO3 tartılarak 250 mL balon jojeye aktarılmış, bir miktar suda çözüldükten sonra hacmi 250 mL'ye tamamlanmıştır. Ayrıca 0,01 N NaCl standardı hazırlanmıştır. Bunun için 0,0584 g NaCl tartılarak bir balon jojeye aktarılmış ve bir miktar suda çözündükten sonra hacmi su ile 100 mL'ye tamamlanmıştır. Belirteç olarak 0,5 mL %5,0 potasyum kromat çözeltisi kullanılmıştır.
Analizde 50 mL örnek alınarak 0,0091 N derişimde AgNO3 çözeltisi ile kromat indikatörü eşliğinde titre edilmiş ve titrasyon sarfiyatı 4,8 mL olarak kaydedilmiştir. Verilen numunedeki klorür miktarını ppm biriminde hesaplayınız.
Su numunesindeki klorür miktarı kabul edilebilir sınırlar içerisindedir.